Kategoriler

Azize İlknur KAVRAR
Öğretmen

Ebeveyn Omak

Ebeveyn Omak

    Eğitim, bir çocuğu büyüme sürecinde dengeli ve kesintisiz yönetme sanatıdır. Büyüme ise, çocuğun ebeveyne duyduğu bağımlılıktan uzaklaşıp bağımsız bir ergin olmasıdır. Bu süreç içinde bizler, bilerek ya da bilmeyerek pek çok hata yaparız.

    18-21 yaş arası gençler ergin kabul edilir; ancak ergenlik de tam olarak bitmemiştir. Bebeklikten çocukluğa ve ergenliğe geçişin süreleri az çok bellidir. Ergenlikten erginliğe geçişse kişiye göre değişir. Bazen çıraklık dönemi uzun sürer; hatta senelerce… Büyüme bir nehrin düzensiz ve hızlı akışına benzer bazen; bazıları içinse son derece sakin bir göldür. Anne babaların pek çoğu için büyüme mükemmel bir erginliğe doğru yavaş ve düzenli bir ilerlemedir. Bence bu büyük bir hata; zira hiçbir çocuk, bu süreçte her gün akıllı uslu, saygılı ve nazik ilerlemeler yapmaz. İki adım ileri bir adım geri atar. Onu yavaşlatacak, zaman zaman da durduracak engellerle karşılaşır. Bu engelleri görmek ve aşmasına yardım etmek de anne babanın görevidir. İşte en büyük hatayı da tam bu noktada yaparız.

    Çocuğu kendi haline bırakmak kadar ensesinde boza pişirmek de yanlıştır. Onu besleyip büyütmek, engelleri görüp göstermek de yetmez. Yeteneği ve ilgileri doğrultusunda yönlendirmek de gerekir. Eğer yapamadıklarımızı yaptırmaya çalışır, olamadığımız insan olması için zorlarsak mutsuz bireyler yetiştirmiş oluruz. Bugün liselere bakın, herkes sayısal okuyor; neredeyse sözelci hiç kalmadı okullarda, dilci kalmadı, spor bölümü yok. Sizce geçlerimizin hepsi sayısal zekâya mı sahip? Tabi ki hayır. Anne babalar öyle istiyor diye… Biliyorum, ülke koşulları, gelecek kaygısıdır ebeveyne bunu yaptıran. Ama işsiz ya da işi var ama mutsuz yetişkinlerin temelini atmak için yeterli bir mazeret mi bu sizce? Bir de onlara sorsak ne istiyorsun diye.

    Bu hatalarımıza rağmen, meslek ve yaşam tarzı dışında büyük bir seçme özgürlüğü içindeki günümüz gençleri oldukça şanslı. Ama birçok anne baba onların yeni deneyimler yaşama olanakları karşısında şaşkına dönüyor. Bazen çocuklar ya da gençler ailelerini örnek alır, onların yolunda ilerler; âmâ bazen de farklı yollar seçebilirler. Yani armut bazen uzağa da düşebilir. Bu durumda yetişkinler, yaşadıkları şoku atlatıp farklı düşüncelere yeni hoşgörüler geliştirmeli, değişime açık olmalıdır. Tercihleri ne olursa olsun onlar bizim çocuklarımız, bu ne bir görev ne de bir sorumluluktur. Sadece doğanın bahşettiği evlat sevgisidir.

    Gençler onlara güven duyulmasına, tökezlediklerinde kısa süreli yardımlar yapılmasına ihtiyaç duyarlar. Onlarla arkadaş olmamızı falan da istemezler. Sanırım yapılan önemli hatalardan biri de bu. Onlar bizden sadece anne baba olmamızı bekliyorlar. Yani oğlunun arkadaşı olmaya çalışan bir babayı düşünün. Sizce de böyle biri çaresiz bir düşte değil midir ya da bencilce gençleşmek hevesinde? Çocuklar bu konuda oldukça hassastır. Peki çocuklarımıza dost olamaz mıyız? Tabi ki oluruz; ancak onun da çocuğu olduğu zaman.

    Sanırım ebeveyn olmak zor zanaat, her şeye rağmen dünyanın en keyifli işi aynı zamanda. Bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız tüm hatalara rağmen…

 

4.5 5 2
YORUM YAP ve PUANLA