Kategoriler

Çocuk ve Kitaplar

Toplumların uygarlık düzeyi çocuklara sağladıkları olanaklarla ölçülüyor. Bu bakımdan günümüz çocukları eski kuşaklara göre eğitici araç - gereç, oyuncak, kitap bolluğu içinde yetişiyor. Çocuk daha uyarıcı ve geliştirici bir ortamda büyüyor. Okuldaki öğretimi destekleyip hızlandıran sayısız kolaylıktan yararlanabiliyor.

Ancak toplumlar uygarlığın en son ürünlerinden payını aldıkça ortaya yeni sorunlar çıkıyor. Çok çeşitli ve çelişkili etkiler arasında eğitime yön verme işi güçleşiyor. Çocuğu zararlı etkilerden esirgemek anne baba ve eğitimcileri düşündüren konu olmaya başlıyor.

Çocuklara ne çeşit kitaplar okutmalı, hangilerini yasaklamalı?
Okuma beğenisini nasıl geliştirmeli?
Yararlıyı zararlıdan nasıl ayırt etmeli?
Televizyonun, sinemanın çocuklara kötü etkileri olmuyor mu?
Çocukların davranışlarının bozulmasında, suçluluğun saldırganlığın artışında yığın iletişim araçlarının payı var mıdır?
Varsa ne ölçüdedir?
Olumsuz etkileri gidermek için ne gibi önlemler alınmalıdır?

Çok tartışılan bu konularda henüz bir görüş birliğine ulaşıldığını söyleyemeyiz. Bu ortamda anne babalar doğal olarak bocalıyorlar. Kimi anne baba çocuğu kendi eğilimine bırakıp kılavuzluğu okuldan bekliyor. Çocukta gelişen kötü alışkanlık ve eğilimlerden ya okulu ya da yığın iletişim araçlarını sorumlu tutuyor. Kimi kaygılı anne baba ise çocuğun okuduğu her şeyi titizlikle seçip TV ve sinemada neyi izleyip neyi izlemeyeceğini sıkıca denetleme yoluna gidiyor.

Kitap basımındaki artış ve okumaya gösterilen ilgi sevindirici olmakla birlikte, ülkemiz adam başına en az kitap okunan ülke durumundan çıkmış değildir. Yayınlardaki çeşitliliğe karşın, özellikle çocuk kitapları, dil, resimleme, baskı ve içerik bakımından yetersizdir.

İyi çocuk kitaplarında aranacak nitelikleri şöyle sıralayabiliriz;

- Çocuk kitapları, çocuğun gelişme düzeyine uygun konuları işlemeli, dili yalın, kavramlar açık olmalıdır.
- Konular ilgi çekici biçimde sunulmalı, eğlendirici, öğretici ve düşündürücü olmalıdır.
- Konunun işlenişi bilim verilerine ve insanlık değerlerine uygun olmalıdır. İnsanı ve çevresini gerçekçi açıdan tanıtmalı, yurt sevgisini, insan sevgisini ve yardımlaşma duygusunu güçlendirici olmalıdır.
- Denemeci, araştırıcı, eleştirici, kısacası özgür düşünceli insan yetiştirme amacı göz önüne alınarak yazılmalıdır.
- Çocuğun kendini tanımasına, kişiliğini geliştirmesine katkıda bulunmalıdır.

Çocuk kitaplarında aranacak nitelikleri, ayrıntılarına girerek uzatabiliriz. Ancak bunun, yazarın elini kolurıu bağlamak gibi bir sakıncası vardır. Yazarı bir noktadan sonra yaratıcılığı ile baş başa bırakmak daha doğrudur. Bunun yerine çocuk kitaplarında nelerin sakıncalı olduğunu belirtmek daha uygun olur;

- Çocuk kitapları her türlü kör inanç ve önyargılardan arınmış olmalıdır. Irk üstünlüğü, din ayrılığı, bağnazlık, dolaylı ya da doğrudan aşılanmamalıdır.

- Yurt sevgisi, ulusal değerler ve Türklük bilinci işlenirken evrensel değerler bir kenara itilmemeli, ülkeler arasında düşmanlık ve öç alma duyguları körüklenmemelidir.

- Yiğitlik abartılmamalı; çocuklara, yanılmaz insan, üstün insan, her şeyi bilen insan örnekleri sunulmamalıdır. Başka bir deyişle, etiyle kemiğiyle, olumlu ve olumsuz yanlarıyla insan tanıtılmalıdır. Çocuk, kitaplarda, çelişkileriyle, değişen düşünce ve duygularıyla insanı görmeli; başkalarında kendisine benzerlikler bulabilmelidir. Katı ahlak kuralları içinde sıkışıp kalmamalı hoşgörü ve esneklik kazanmalıdır.

- Alın yazısı, yazgı, gibi insanın boynunu büktüren, savaşım, gücünü köstekleyen inanışlara yer verilmemelidir.

- Her kitap bir dizi ahlak yargısıyla sonuçlandırılmamalıdır. "Köprü altı çocukları" "Öksüz Ayşe" türünden acıma duygusunu sömüren kitaplar en azından yararsızdır. Polianna gibi tanınmış bir çocuk öyküsü de bu kötü örnekler arasında yer alır. Bu öyküde, çevresindekileri mutlu etmek için insanüstü çaba gösteren bir kız çocuk anlatılır. Ne üzüntü, ne kırgınlık, ne de öfke duymayan böyle bir kahraman nasıl benimsenir? Olsa olsa erişilmez bir yaratık olarak okuyucuda bir küçüklük duygusu yaratır.

Okul öncesi çağda çocuklar için yazılmış kitapçıklara şöyle bir göz atmakla, ülkemizde çocuk eğitiminin önemli bir aksaklığını saptayabiliriz: Bu resimli öykülerde usluluk, söz dinlerlik aşılanmakta; yaramazlık yapan, anasının sözünden çıkanların başına gelen korkunç sonuçlar sergilenmektedir. Kısacası anadan ayrılanı kurtlar kapmakta, girişkenlik yerine tam bağımlı davranmanın yararları vurgulanmaktadır.

Gelişim basamaklarına göre çocukların okuma gereksinimleri nasıl karşılanmalıdır?

Okul öncesi yıllarda bol resimli, çizgili, çocuklara okunmak amacıyla düzenlenmiş, az yazılı kitaplar ilgi çeker. Boyama ve karalamaya uygun kitapçıklar da göz yoluyla öğrenmeyi ve merakı kamçılar. Resimler hayal gücünü artırır. İyi kitaplar çocuğu somut düşünme biçiminden soyut düşünmeye doğru götüren araçlardır. Soyut sözleri, resimlenmiş olarak algılamak kavramların yerleşmesine yardım eder.

İlkokul çağında resimli dergilerin, Tom Miks, Teksas gibi zararlı sayılan yayınların çekiciliği boşuna değildir. Bu tür kitaplar resme öncelik tanırlar. Dilleri yalın ve sürükleyicidir. Güldürüye ve serüvene bol yer verilmiştir. Öykünün sonunda iyiler hep kötüleri alt ederler. Bu tür yayınları yasaklamak sorunu çözmez. Onlarla yarışacak nitelikte kitaplar basmak ve yaymak gerekir. Kuşkusuz bu tür yayınlar içinde saldırganlığa, korku ve yıldırıya (dehşete) çok yer verenleri eve sokmamak iyi olur.

Bu tür yayınların olumsuz etkileri yanında daha önemli sakıncaları da vardır. Belli bir dönemde çocuğa çekici ve kolay gelen bu yayınlar, tek okuma aracı olarak kalırsa gelişmeye katkı yapmaz. Çocuk belli bir düzeyden yukarı gidemez. Yetişkin çağında fotoroman okuyucusu olup çıkar! İlkokul yıllarındaki serüvenlere, yiğitlik öykülerine ve gizi bulunan öykülere eğilim artar. Define Adası, Jules Vernenin öyküleri türünden hem sürükleyici hem yazın değeri olan kitaplarla bu eğitim karşılanabilir.

İlkokuldan sonra çocuklarda soyut düşünce yeteneği hızlı bir gelişme gösterir. Ortaokul sıralarında okumaya düşkün çocuklar yetişkinlerin okuduğu birçok romanı tat alarak okuyabilir. Bu çağlarda artık "Çocuk Yazını"ndan söz etmek gerekmez. Olsa olsa okunacak kitaplar çekicilik ve anlama kolaylığı bakımından bir sıraya konarak çocuklara sunulabilir.

Türk ve Dünya Yazınından derlenecek bir seçmeler dizisi hazırlanabilir. Unutmayalım ki Çocuk Klasikleri arasına giren pek çok başyapıt çocuklar için yazılmamıştır. Robinson Kruzo, Guliverin Gezileri, Define Adası, Tom Sawyer'in Serüvenleri, Don Kişot ve pek çok başka ünlü yapıt bu arada sayılabilir. Bu değerli ürünler batı ülkelerinde belli düzeylere göre sadeleştirilerek okuyucuya sunulmaktadır. Türk yazarlarından da birçok örnek verilebilir. Örneğin, Abbas Sayar' ın "Yılkı Atı" öyküsü de büyük küçük herkesin severek okuduğu bir öyküdür.

Çocuklar anne babayla birlikte okumaya başladıkları ve tadını aldıkları bir kitabı kendi başlarına bitirebilirler. Birlikte kitap okumak, okuma beğenisi kazandırmanın iyi bir yoludur. Ayrıca birlikte okunan ve tartışılan bir kitap çocukla anne babayı birbirine yaklaştırır.

Okullarımızda, ne yazık ki ders çalışmakla kitap okumak birbiriyle çelişen iki uğraş gibi görülüyor. Çocuklarımıza kitapları sevdirebilmek için önce kendimizin okuma alışkanlığı edinmemiz gerekiyor. Bir yazarın dediği gibi "Zararlı kitap yoktur, iyi ve kötü kitaplar vardır".

Çocuk değerliyle değersizi ayırt etmeyi öğrenebilmelidir. Kitap değerli bir öğretim aracıdır. Ancak sadece bir araçtır. Kitabın yararı onu kullanan kişinin eleştirme ve değerlendirme yeteneğine bağlıdır. Bu nedenle kitap yasaklamak demokrasi anlayışına aykırı düşen ilkel bir yöntemdir. Ancak gelişmemiş toplumlar, kitapları ya yakılacak kadar zararlı, ya da tapılacak kadar kutsal sayarlar!

Çocuklarımıza okuduklarını tartma, eleştirme ve tartışma yeteneğini kazandırırsak kitapların zararlı etkilerinden korkmaya gerek kalmaz. Bu düzeye çıktığımızda, belki o zaman, analar, babalar ve öğretmenler kitap okuyan çocuklara: "Kitap okuyacağına dersine Çalış!" gibi saçma öğütler vermeye gerek duymazlar.

4.5 5 2
YORUM YAP ve PUANLA