Kategoriler

Çocuk Terbiyesi

Son zamanlarda çocuk terbiyesi konusunda radikal bir değişim yaşıyoruz. İşçi eylemlerinde en öne badem gözlü kız çocukları dikiliyor, ellerinde pankartlar: “Babamız işsiz kalmasın!” Kapkaç için, dilencilik için küçücük çocuklar yola salınıyor.

Gecekondu sakinleri evlerini yıkmaya gelen belediye ekiplerinin önüne bir ellerinde Atatürk resmi, bir ellerinde çocuklarıyla atılıyor ya da evin damına kucaklarında bebekleriyle çıkıp “yaklaşmayın atarım, atlarım” diye bağırıyorlar.

Daha yürümeye başlamamış bebe, gecekondu, dozer, kepçe, polis, hazine arazisi... Ne demektir anlamasa da etrafında kopan gürültüden ürküp basıyor feryadı.

Çocuğu kullanmak modası var artık. Çocuğu kullanarak iş bitirmek, çocuğu kötüye kullanmak, hal bu ki bizim terbiyemizde evde nâhoş bir olay olduğunda “aman çocuklar duymasın” denirdi.

Evin dertlerini, sıkıntılarını çocukların en az şekilde hissetmesi için çaba sarf edilirdi. Analar, babalar, büyükler çocukları dünyanın kötülüklerinden, pisliklerinden, tehlikelerinden sakınmak için çırpınır, çocuklara kol kanat gererlerdi, çocukların önünde kalkan olurlardı.

Şimdi ne olsa çocuklar öne atılıyor. Çocuklar büyüklere kalkan oldu. Çocuk terbiyesinde radikal bir değişim içindeyiz. Büyükler geride, büyüklerin isteklerini yahut kötü niyetlerini uygulamak için çocuklar ileride...

Çocuk... Öğrenci... Hiç şek ve şüphe yok ki birileri, büyüklerden birileri ellerine bayrakları tutuşturup “yakın, yırtın, çiğneyin” emri verdi. Çocuklar yine ortaya sürüldü. Ceplerine bir miktar para da sıkıştırılmış olabilir.

12, 14, 15 yaşında öğrenci çocuklar... Hal bu ki okullarında vatan, millet, bayrak sevgisi işleniyor; o bayrağın neler pahasına göndere çekildiği, o bayrağın dalgalanmasının kendi refahları, rahatları, emniyetleri demek olduğu; bağımsız devletin, hür milletin ne manaya geldiği öğretiliyor.

O halde?
Acaba öğrettiklerimiz yeterli değil mi?
Eğitimimizde bir zafiyet mi var?
Yoksa bu kadar çabuk kandırılmak paranın cazibesi mi?

Yoksulluk her çeşit ayaklanma için fitildir, kıvılcım bekler. Biri bize inanmadığımız bir şey söylediğinde “çocuk mu kandırıyorsun?” deriz. Çocuk tabiatı kandırılmaya müsaittir.

Galiba ülkemizin en acil ihtiyaçlarından biri sabırla, şefkatle ve ciddiyetle çalışan çocuk ıslahevleridir. Cinayet işleyen, kapkaç yapan, dilencilik yapan, bali çeken, bayrak çiğneyen, kandırılan, “kullanılan” çocuklar için... Gözaltına al, ardından tekrar sokağa sal, bu çözüm değil.

Birkaç çocuk bayrak çiğnedi diye Türkiye Cumhuriyeti’nin kılına zarar gelmez de, çocukların kirli niyetler için kullanılması konusunda düşünmemiz şart. Genç neslimiz var diye öğünüyoruz ama o neslin kaybedilmemesi gerek.

Kahramana Bak, Çocuğu Tanı

Ölüm korkusuna, cinsel hayatla ilgili ‘bilmek isteyip de soramadıklarına’ hatta ‘hayatı zehir eden’ küçük komplekslere... Disney'in kahramanları her derde deva.

Bebekler ve çocuklarla ilgili pek çok kitabın yazarı, pediatr Edwige Antier ‘Disney kahramanları çocuklar için vazgeçilmez birer oyun arkadaşı’ diyor.

Gerçekten de (bugün televizyonlarda rakip olarak karşılarına çıkan yüzlerce çizgi kahramana rağmen) Miki'nin, Pamuk Prenses'in, Aslan Simba'nın çocukları nasıl büyülediğine herkes şahit olmuştur.

Ekranın karşısında, aynı çizgi filmi, üçüncü kez, beşinci kez, onuncu kez seyredişlerine, her anne baba, kızgınlıkla karışık hayret etmiştir.

Ünlü pediatr, işte bu ilişkinin ardında ‘çocuk psikolojisinin’ önemli bir rol oynadığını anlatıyor: ‘10 yıl kadar önceydi. 4 yaşındaki Julien adlı bir çocuğu izliyordum. Televizyonda bir Miki çizgi filmini, adeta büyülenmiş gibi, seyrediyordu. Sebebini araştırmaya başladım...’

Miki sadece bir fare değil, çocuğun aynası. Çocuk kendini tam Miki gibi görüyor. Vücuduna göre kocaman bir kafası, koskoca yuvarlak gözleri, 4 parmaklı elleriyle Miki'nin fareyle ilgisi yok. Ama 4 yaşında bir çocuğun ilk çizmeye başladığı insan resmine tıpatıp benziyor.

Çocuk kendini daha koca kafalı bir bebek olarak görür. Kocaman şaşkın gözler, çocuğun kendi varlığı ve dolayısıyla da, cinsellik hakkında kafasındaki soruların ifadesidir.

Miki'nin fareler gibi 5 değil de 4 parmağının olması da önemli, yuva çocuğu eli böyle çizer. 5 parmaklı çizmeye başlayan çocuk artık okuma yazma öğrenebilir.

Mini ve özellikle de Deyzi küçük kızların ilk ‘kadınsal cazibe’ dürtüsünü geliştirmesini sağlar.

Pamuk Prenses'in kötü üvey annesi de, küçük kızların, fazla vicdan azabı duymaksızın (Oedipus kompleksinin emrettiği gibi) annelerinden ufak bir intikam almasına imkân verir.

Peter Pan ve 7 Cüceler, çocuğa ‘büyümek istemiyorsun ama büyümezsen aşka ulaşamazsın’ mesajıdır.

Bambi, Mugli ve Aslan Simba... üçü de öksüz ve yetimdir. Daima aklının bir yerinde ‘ya annem babam ölürse’ korkusu taşıyan çocuğu rahatlatan, ‘merak etme, insan annesiz ve babasız da yaşayabilir’ mesajı veren kahramanlardır.

Zehirli elmayla uykuya dalan Pamuk Prenses ve Uyuyan prenses de, küçük çocuğun, erinlik çağı öncesinde, içine kapanma ihtiyacının örneğidir.

Pediatr Edwige Antier ‘Çocuklar, en çok sevdikleri Disney kahramanını söyleyerek bize ‘zaafları ve hassasiyetleri' hakkında da bilgi verir' diyor. ‘Anormal şekilde kepçe kulaklı bir çocukla anjiomu (damar tümörü) olan bir diğeri, hallerinden hiç şikâyet etmiyorlardı.

Ama ‘çizgi roman kahramanlarından hangisisin sen?' diye sorulunca, ikisi de aynı cevabı verdi: Notre-Dame'ın Kamburu!'

Kendini Donald olarak görmek de iyiye işaret değil. ‘Rate' ördek, kendini küçük, değersiz görenlerin kahramanıdır.

Çocuklar için ideal kahramanlar ise Donald'ın yeğenleri, Cin, Can ve Cem. Akıllı, iş bilir ve... tıpkı anne, baba ve çocuk gibi üç kişi. Huzurlu ailenin sembolü.

Peki, hiçbir çocuk psikiatrına bile danışmadan kahramanlarını yaratan Walt Disney bütün bunları nereden biliyormuş?

‘Çok mutsuz bir çocukluk geçiren Walt amca, bütün ömrü boyunca büyümedi, çocukluğuna takılıp kaldı.'

Otorite

Bir baba, çocuğuyla ilgili olarak ne kadar otoriter olması gerekir?

Otorite, anlaşılması gereken önemli bir kavramdır. Otorite, sadece mantıklı, adil ve ilgilendiren herkese uygun olduğu zamanlarda geçerli olabilmektedir. Otorite, kesinlikle ana-babaların gücüne ve zekâsına dayanır.

Ama eğer bu akılcılık çocuğa açıklamalar yoluyla aktarılmazsa, çocuk büyük ihtimalle disipline tepki gösterir. İyi bir disiplin, yaşamak için gerekli olan doğru prensipleri öğretir. Bu temel prensipler, her küçük olaya da uygulanabilir. Her ailede kişileri fiziksel ya da sözlü incitilmeyeceğine ilişkin bir kural olmalı.

Böylece “vurmak yok, saç çekmek yok, tekme atmak yok, çimdiklemek yok” gibi bir dizi kural koymaya ihtiyaç kalmayacaktır. Bu kurallar, bir defa konduktan ve açıklandıktan sonra artık çok az miktarda başka açıklamaya ihtiyaç olacaktır.

Çocukla bu konuda tartışmaya girmeyin. Çok basit bir açıklama yeterli olacaktır. Bundan sonra da “bunu yap” şeklindeki kararlı bir tutum olumlu bir otoriteyi gösterir.

İnatçı Çocuklar

Her inatçı çocuğun bir inatçı ana-babası olduğunu ve bunun da kaçınılmaz olarak güç mücadelelerine sebep olduğunu bilmelisiniz. Bu tür güç mücadelelerinde, neyin doğru olduğu gerçeğini gözden kaçırır, kimin haklı olduğu ile ilgileniriz. O zaman inatçı çocuğa bir şeyler öğretmek için neler yapılabilir.

Bir plan geliştirin. Birlikte (çocukla) oturup ne tür davranış beklentileriniz olduğunun kısa bir listesini yapın. Elinden gelen çabayı gösterdiğinde ne olacağını (bir ödül olacak mı?) ve hiçbir gayret göstermediğinde ne olacağını (olumsuz bir netice mi?) belirleyin.

Her defasında bir konuyla ilgilenin ve onunla ilgili uyum sağladıktan sonra diğer çatışma alanını ele alın. Bir konuyla ilgileneceğiniz zamanı akıllıca belirleyin. Bir hafta sonu ya da yaz tatili gibi bol bol zaman ve enerjiniz olduğu bir dönem seçin.

Tartışmaktan kaçının ve planınıza sadık kalın. Neticeler belirleyin. Mesela, televizyon seyretme veya oyun oynama gibi bazı ayrıcalıkların kaybedilmesi. Çocuğunuz için önemli olan herşey onu problemlerini düzeltmenizde size yardımcı olmaya motive edecektir.

Kararlı olun. Vazgeçmeyin. Çocuk ilgisiz, öfkeli veya üzgün de olsa, siz kararlı ve tutarlı olun. Çocuğunuz kontrolün sizde olduğunu öğrendikten sonra vazgeçecek ve bir dahaki sefere işiniz daha kolay olacaktır. Ona mümkün olduğu kadar olumlu ve kararlı olduğunuzu gösterip kendisini ne kadar çok sevdiğinizi hatırlatın.

4.5 5 2
YORUM YAP ve PUANLA