Kategoriler

Çocuk Esirgeme Kurumu

TÜRKİYE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU’NUN AİLEYE YÖNELİK HİZMETLERİ
SHU. Turgay ÇAVUŞOĞLU


“Bu bildiri 9-11 Mayıs 2001 Tarihinde Ankara’da düzenlenen 1. Ulusal Aile Sempozyumu’nda sunulmuştur. ”

Birinci Dünya Savaşları ve Balkan Savaşları Osmanlı Devletini cephelere her gün yeni insanları sürmeye zorlamış, çok sayıda yaralı ve şehit verilmesi sonucunda, ülkede kimsesiz çocuklar sorunu büyük boyutlara ulaşmıştır.. Bu savaşlar, kimsesiz çocuklar sorununun ağırlaşmasına neden olmakla birlikte, sorunun geçmişi daha öncelere dayanmaktadır. Sorunun çözümü konusunda halktan gelen çabaların yetersiz kalması üzerine Devlet olaya el koyma durumunda kalmıştır. 1903 yılında kimsesiz çocukları korumak amacıyla II. Abdülhamit tarafından Darülhayr-ı Ali kurulmuştur.

Dört yüze yakın çocuğu koruma altına alan Kurum 22 Ağustos 1909 yılına kadar hizmetlerini götürmüştür. Daha sonra Meşrutiyet döneminin; 1913’e kadar en kuvvetli, 1918’e kadar da tek siyasal gücü olan İttihad ve Terakki’nin Birinci Dünya Savaşında şehit olan kişilerin çocukları için kurduğu Darüleytamlar bu görevi üstlenmiştir. (Okay, 1999)

Okay’ın aynı kaynağında; Darüleytam’ların yetersiz kaldığı görüşü üzerine İsmail Canbulat, Muhtar Bey, Celal Derviş Bey, Adnan Bey, Servet Bey, Nesim Mezalyah Efendi, Haralambadi Efendi, Doktor Rasim Ferid Bey, Mustafa Reşad Bey, Ahmet Emin Bey, Cavid Bey, Ahmet Hakkı Bey, Orfanidis Efendi, Arif Bey, Doktor Ömer Fuad Paşa, Emanuel Karasu Efendi, Mustafa Asım Bey ve Noradinkyan Efendi’den oluşan bir grubun 6 Mart 1933(1917) de Himaye-i Etfal’i kurulduğu belirtilmektedir.

Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin, 1908 yılında mahalli olarak Kırklareli’nde kurulduğu ve Balkan Savaşına kadar çalışmalarını yürüttüğü, 1917 yılında İstanbul’da ulusal düzeyde kurulduğu ve Kırıkkale şubesinin de İstanbul Merkeze katıldığı, 17 Ocak 1921 tarihli bir padişah iradesi ile kamu yararına çalışan bir cemiyet olarak kabul edildiği bilinmektedir. (Albayrak, 1988)

Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’ya geçen kurucular, 30 Haziran 1921 tarihinde Himaye-i Etfal’i Ankara’da kurarak, çocuk davasını tekrar gündeme getirmişlerdir.

Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumunu Ankara'da kuranlar şunlardır: Mustafa Fevzi Paşa(Kozan Mebusu), Dr. Adnan Bey(İstanbul Mebusu), Dr. Fuad Bey(Bolu Mebusu), İbrahim Süreyya Bey(Saruhan Mebusu), Mustafa Necati Bey(Saruhan Mebusu), Dr. Refik Bey(Beyazıt Mebusu), Muhtar Bey(İstanbul Mebusu), Rauf Bey(Büyük Millet Meclisi İkinci Başkanı), Şeref Bey(Edirne Mebusu), Vasıf Bey(Heyet-i Merkeziye Azasından), Abdullah Azmi Bey(Eskişehir Mebusu), Nadi Bey (İzmir Mebusu), Nafiz Bey (Erzurumlu Tüccar), Dr. Rıza Nur Bey (Sinop Mebusu), Faik Bey (Edirne Mebusu), Hüseyin Ragıp Bey (Matbuat Umum Müdürü), Hoca Esat Efendi (Aydın Mebusu), Eyüp Sabri Bey (Eskişehir Mebusu), Emin Bey (Canik Mebusu), Enver Bey (İzmir Mebusu), Hamdi Bey (Bilecik Mebusu), Vehbi Bey (Niğde Mebusu). (Baranoğlu 1966)

Ankara’da Hakimiyet-i Milliye Gazetesinin bir odasında kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti, kuruluşunun hemen sonrasında M. Kemal Atatürk’ün desteğini alarak cephede şehit düşmüş askerlerin çocuklarını koruma altına almayı görev saymıştır.

Bir çok yazılı kaynakta, Atatürk’ün askeri ve sivil yaşamı sırasında, Darüleytam ziyaretlerini gerçekleştirdiği, ayrıca bir çok kimsesiz çocuğu koruma altına aldırdığı belirtilmektedir. Atatürk, Himaye-i Etfal’in düzenlediği Çocuk Bayramları ve Balolara katılarak çocuklara olan desteğini sürekli göstermiştir.

Kurumun kuruluşu sırasında ülkenin durumu:
Kurumun kendi kaynaklarında “Cumhuriyet Türkiye’si” başlığı altında ülkenin o günkü koşulları çok güzel bir şekilde özetlenmiştir.

Cumhuriyet Türkiye’sinin büyüklüğü 762. 763 kilometre kare, nüfusu 13. 648. 270 dir. Kilometre kare başına Avrupa Türkiye’sinde en fazla olmak üzere 43. 4 ve Karadeniz mıntıkasında 29. 07, merkezi Anadolu’da 15. 3, garp vilayetlerinde 18. 3, şark vilayetlerinde 8. 7 dir.

Ülke genelinde kilometre kareye 17. 9 kişi düşmektedir. Genel nüfusun erkeklerde % 25. 81’i, kadınlarda % 47. 67 si ve her ikisinin de % 48. 06 sı yirmi yaşın altındadır. Evlilik çağında olanlar, genel nüfusun yüzde 57. 69 unu, evli olanlar da 42. 27 sini teşkil ederler. Yedi yaşından küçük olanlar çıkarılmak koşuluyla Türkiye’de okuma bilenler; erkeklerde % 17. 42, kadınlarda 4. 63 olmak üzere genel nüfusun % 10. 58 idir.

Genel nüfusun % 47. 71 ini çiftçiler (4. 368. 061), % 3. 7 sini sanatkarlar(299. 000) ve % 2. 8 ini de tüccarlar (257. 000) teşkil eder. (Cumhuriyet Türkiye’si 1931)

Üç Kuşak Cumhuriyet isimli bir diğer kaynakta; bu yıllarda savaş sonrası pek çok toplumda olduğu gibi, çocuk ve yetişkin ölümlerinin yükseldiği, savaş kayıplarından kaynaklanan üretken-özellikle erkek- nüfusun azaldığı belirtilmektedir. İkinci Dünya Savaşı sırasında, nüfus artışının yavaşladığı, erkeklerin silah altında olması, evliliklerin ertelenmesi, doğurganlığın azalması sonucu nüfus artış hızının Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesinde seyrettiği ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ölüm hızının bütün yaş gruplarında çok yükseldiği; bu yıllarda doğumda yaşam umudunun 30 yıl civarında olduğu vurgulanmaktadır.

Bu dönemde, Türkiye’de bebek ve çocuk ölümlerinin, hep önemli bir sağlık sorunu olageldiği, Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda bebek ölümleri bakımından korkunç denebilecek bir ortamın sürdüğü, bu yıllarda doğan her dört bebekten birinin bir yaşına ulaşmadan öldüğü vurgulanmaktadır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bebek ölüm hızı daha da yükselmiş; 1940’lı yılların başında bebek ölümleri bin canlı doğumda 306 ölüm seviyesine ulaşmıştır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, doğurganlık hızında artış görülmüş, kadın başına ortalama canlı doğum sayısı hızla artmış, kuruluş yıllarında göç ve kentleşme hızı yavaş bir biçimde seyretmiştir. Kentlerde yaşayan nüfusun bütüne oranı % 20’nin altında kalmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından l960’lı yıllara kadar süren birinci dönemde, nüfus arttırıcı politikalar uygulanmış, ölümlerle mücadele edilmesi, sağlıklı, çalışmaya elverişli, eğitilmiş bir nesil yetiştirilmesi, doğurganlığın arttırılması, ülkeye gelen göçlerin desteklenmesi, çocuk yapmaya engel olacak nitelikteki fiil ve hareketlerin ırkın devamı ve sağlığı aleyhine cürüm sayılması, gebeliği önleyici araç ve gereçlerin dış alımının ve satışının yasaklanması, çok çocukların ödüllendirilmesi gibi bir dizi düşünce ve bunlara uygun önlemler alınmıştır. (Gürsoy, 1998)

Ülkenin içerisinde bulunduğu durumu yansıtması açısından Atatürk’ün Hatıra Defterinde yer alan bir bölüm gerçekten ilginçtir: 9 Kasım 1916 “Yollarda bir çok muhacirin gördük, Bitlis’e avdet ediyorlar. Cümlesi aç, sefil, ölüme mahkum bir halde 4-5 yaşlarında bir çocuğu ebeveyni yol üzerinde terk etmişler, bu da bir karı kocanın peşine takılmış. Onları ağlayarak 100 metreden takip ediyor. Kendilerini, niçin çocuğu almadıkları için tekdir ettim. “Bizim evladımız değildir” dediler”(Tezer 1999)

Özetlemek gerekirse ülke; ekonomi, insan gücü, doğum oranı, kaynak kullanımı, dış borçlar, ulaşım, sanayi, tarım, ulusal üretim açısından perişan durumdadır.

Çocuk Esirgeme Kurumu Tüzüğü:

Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu’nun tüzüğünün dikkatli bir şekilde incelenmesi halinde, Kurumun aile ve çocuğa yönelik politikalarının, Cumhuriyet Türkiye’sinin genel insan yetiştirme düzeniyle tıpa tıp çakıştığı görülür:

A) Evleneceklerin beden ve ruhça denk olmaları lüzumunu telkine çalışmak,

B) Gebelik zamanında ananın göz önünde tutacağı sağlık kaidelerini ve çocuk bakımını öğretecek yayınlar yapmak ve poliklinikler kurmak,

C) Çocuk bakım kursları açmak, çocuk bakım hemşireleri yetiştirmek,

Ç) Doğumevleri açmak ve işletmek, mevcut doğumevlerine yardım etmek,

D) Zayıf gebe kadınlara doğum zamanında gereken kuvvetli ve doğumdan sonra yavrusuna süt verebilecek yeterliliği sağlayacak ana bakımevleri açmak,

E) Yoksul emzikli annelere ve çocuklara ucuz veya parasız yiyecek ve giyecek maddeleri sağlamak veya bu maksatla aşevleri kurmak,

F) Yoksul anneler ve çocuklar için ucuz veya parasız banyolar tesis etmek,

G) Hasta veya muhtaç çocuğa süt veremeyecek anneler için süt damlaları kurmak, süt, süt tozu, mama vermek ve süt çağındaki çocukların gıdalarını sağlık şartları altında temin edecek tedbirleri almak,

H) İşe giden annelerin çocukları için çocuk bakımevleri vücuda getirmek, kadın işçi çalıştıran müesseselerde bakımevleri kurma veya kurdurmayı sağlamak ve bunlara yardım etmek,

İ) Çocuklar için yuvalar açmak ve muhtaç çocukları bunlardan parasız faydalandırmak, yuva olmayan yerlerde parasız veya bakım parası Kurum tarafından ödenmek üzere bunları aileler yanına vermek ve durumlarını gözetmek,

J) Çocuk poliklinikleri, hastaneleri, prevantoryum ve sanatoryumları açmak ve işletmek, bu maksatla açılmış veya açılacak olanlara iştirak etmek veya yardımda bulunmak, yoksul emzikli anne ve çocukların bu tesislerden parasız faydalanmalarını sağlamak,

K) Muhtaç çocuklara fakir ve emzikli analara parasız ilaç vermek,

L) Fakir okul çocuklarına okuma, yazma levazımı, giyim eşyası sağlamak ve bunların beslenmeleri için aşevleri, öğrenci sofraları vücuda getirmek,

M) Tatil devrelerinde okul çocukları için öğretmen idaresinde bakımlarını, beden ve ruh eğitimlerini sağlayacak kamplar kurmak, fakir çocukları bunlardan parasız faydalandırmak,

N) Sağlık ve terbiye şartlarına haiz çocuk bahçeleri kurmak ve bu bahçelerin kurulmasında ve bakımında belediyeleri desteklemek,

O) Çocuk tiyatro ve sinemaları ve benzeri yerleri açmak ve işletmek, veya mevcut olanlara yardım etmek suretiyle çocukların boş zamanlarını faydalı geçirmelerini sağlamak,

Ö) Çocuk kitapevleri, okuma odaları vücuda getirmek ve faydalı çocuk mecmua ve kitapları yayınlamak ve bu kabil kitapların telifini teşvik için müsabakalar tertip etmek,

P) Çocukların ve çocuklu annelerin seyahatlerinde, umumi yerlerde ve çalışanların iş yerlerinde durumlarıyla ilgilenerek kendilerini korumak ve gerekli yardımları yapmak,

R) Çocukların dairelerde veya mahkemelerde haklarını sağlayacak tedbirlere başvurmak, velisiz ve vasisiz çocukların kanun hükümlerine göre vasiliğini almak ve bu sıfatla bunların her türlü mallarını idare etmek, hak ve menfaatlerini korumak,

S) Çocuk mahkemeleri, çocuk cezaevleri açılmasını temine çalışmak, vücutça ve ruhça sakat çocuklar için ıslah evleri kurmak, bunlara gereken maddi ve manevi yardımlarda bulunmak,

Ş) İş görecek yaşta ve durumda bulunan çocuklara iş bulmak ve bunları münasip işlere yerleştirilinceye kadar barındırmak ve bakmak,

T) Çocuk ölümünü azaltıcı tedbirleri almak, bu tedbirleri maddi ve manevi şekilde desteklemek,

U) Çocuk düşürmeyi önleyici tedbirlere başvurmak,

Ü) Himaye ve yardıma muhtaç çocuklar için sosyal vergiler konulmasına veya prim verilmesine ve kendi imkanları nispetinde çocuklar için bir sosyal sigortanın tahakkukuna çalışmak,

V) Hakiki veya hükmi şahsiyeti haiz kimseler tarafından yapılan veya yaptırılan ve Kurumun maksatlarına uygun her türlü tesislerin yapılışlarına, işletme ve gelişmelerine yardımda bulunmak, bunların yaşaması için vücuda getirilen tesislerin idaresini üzerine almak veya bunlara iştirak etmek,

Y) Belirli maksatlara tahsis edilmek üzere yapılan bağışları kabul ederek bu maksatların tahakkuk ettirilmesini sağlamak, zaruri ve faydalı görülen hallerde bunları Kurumun yardımlarıyla desteklemek,

Z) Ananın gebeliğinden, çocuğun doğup büyümesine kadar bakım, sağlık ve eğitimini sağlayacak her türlü faydalı tedbirleri almak, bu maksada yarar tesisler vücuda getirmek, mevcutları destekleyerek çalışma ve gelişmelerine yardım etmek. (TÇEK Tüzüğü, 1954)

Çocuk Esirgeme Kurumu Çalışmaları:

Kurum; 1922 yılında çalışmalarını muayene ve tedavi, para yardımı ve koruma olarak üç noktada toplamıştır. Bu güne kadar, 612. 044 çocuk muayene ve tedavi edilmiş, 99. 286 çocuğa para yardımı yapılmış, 11. 474 çocuk da himaye görmüştür.

1923 yılında yiyecek yardımı yapılmaya başlanmış ve bu yardım 517. 117 çocuk için sağlanmıştır.

1924 yılında paralı ve parasız süt dağıtımına girişilmiş ve 1. 337. 050 Türk yavrusuna pastörize edilmiş temiz süt temin olunmuştur.

Kurum, her yıl yardımlarını genişletiyor, Türk milletinin temiz asil şefkatinden aldığı kuvvetle davasını daha ziyade tahakkuk ettiriyordu. 1925 yılında, bundan önceki yıllarda yapılan beş çeşit yardıma sair yardımlar diye bir bölüm ilave edilerek, bundan da 30. 757 çocuk istifade ettirilmiştir.

1926 da yiyecek verilmeye, doğum yardımı yapılmaya, okul levazımı dağıtılmaya, kimsesiz çocuklar okullara ve sair yerlere yerleştirilmeye başlanmıştır. Bu güne kadar 6. 014. 415 çocuğa yemek verilmiş, 6. 365 yavrunun doğumuna yardım edilmiş, 227. 622 çocuğun okul levazımı temin olunmuş ve 4. 852 çocuk okullara, 3129 çocuk sair yerlere yerleştirilmiştir. Bu yıl Kurum, şubelerine para yardımı yapmaya da imkan bulmuş ve şimdiye kadar bu yardım miktarı 370. 806 liraya yükselmiştir.

1927 de açılan Kurum banyolarında 629. 86l çocuk yıkanmış, 1928 de kurulmaya başlanan çocuk bahçelerinde 2. 794. 454 çocuk faydalanmıştır.

Çocuk Esirgeme Kurumu 1929 da diş tedavisine başlamış ve 158. 825 çocuğun dişleri muayene ve tedavi olunmuştur. Bu surette yardım şekillerini 15 kaleme yükselten Çocuk Esirgeme Kurumu’nun 1940 yılında tesis ettiği çocuk kütüphanelerinden 241. 427 çocuk istifade etmiş, 1942 yılında yayınladığı Çocuk Bakımı Öğütleri 33. 618 anaya gönderilmiş ve yine bu yıl başlanan erzak yardımından 34. 348 çocuk faydalanmıştır. (Bartu, 1946)

Kurum, çalışmalarını sistemli bir bütün içerisinde yürütmüştür. Aileye yönelik çalışmaları yürütmekle birlikte zaman zaman görüş ve önerilerini diğer resmi kurumlara bildirerek, bir takım çalışmaların başlamasına öncülük yapmıştır.

Kurumun, asıl gayesi dahilinde bulunan süt çocuklarını koruma ve yaşatma çarelerini temin eylemek için süt çocuklarına mahsus bir yuva açmak ihtiyacı vardı. Bu müesseseyi açmakla beraber annelerin çocuk bakımı hakkındaki bilgilerini fenne uygun bir şekilde genişletmek en esaslı bir tedbir olacağını tabii görerek kız mekteplerinde (Çocuk bakımı) dersini programa koymalarını Maarif Vekaletinden rica etmiştik. Vekalete takdim etmiş olduğumuz gibi mektepli kızlarımız kozmoğrafyadan mükemmel malumat sahibi oldukları halde bir çocuğun derecesi nasıl alınır, bunu bilmiyorlardı. O zaman vekil bulunan Seyhan Milletvekili merhum İsmail Safa Özler bu teklifimizi çok yerinde bularak programlara Çocuk Bakımı dersini ilave ettirmişlerdi. (Umay, 1946)

Kurumun kaynaklarında, örgüt yapısının büyüklüğü hakkında bilgiler verilmektedir. Kurum kollar kanalıyla okullara kadar örgütlenmiştir. Örgütlenme sadece ülke içerisinde kalmamış, yurt dışında da örgütlenerek bağışlar toplanması sağlanmıştır. Bu bağışlar bina yapımına yönlendirilerek kuruma gelir sağlanmıştır.

Yirmi beş yıllık bir başarılı ömür içinde ve 18 yardımla ceman 12. 758. 640 Türk çocuğuna şefkat elini uzatan Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu yapabildiği bu yardımları, Türk ana ve babaların yüksek hayır severliklerine borçludur. Bu yardımları yapabilmek, Kurumun 688 i yurt içinde ve 38 i yurt dışında olmak üzere 726 şubesinde çalışan 62. 257 azası için büyük vicdan gururu, bir büyük gönül huzurudur. (Bartu, 1946)

Yukarıdaki verilerden anlaşılacağı gibi Kurum güçlü bir örgüt yapısına sahiptir. Yine, yıllara göre yapılan bağış ve yardımların dökümü incelenirse, Kurumun her geçen gün hizmetlerini çeşitlendirdiği ve daha fazla kişiye ulaştığı görülmektedir. 1940 Yılı verilerine göre Kurumun, 19 değişik alanda 447 kuruluşunun bulunduğu görülmektedir.

4.3 5 2
YORUM YAP ve PUANLA
YORUMLAR
  • çok iyi bilgi veren bir sitesena