Kategoriler

Çocuklarda Cinsel Gelişim

Çocuklarda Cinsel Gelişim
Çocuklarda Cinsel Gelişim

İnsan olarak biyolojik özelliklerimizi temel aldığımızda erkek ya da dişi olarak belirlenen bir cinsiyetimiz vardır. Cinsellik ise bu biyolojik yapı üzerine eklenen sosyolojik, psikolojik ve felsefi boyutları da içeren daha geniş bir tanımlamadır.

Doğum öncesinden ölüme kadar duyguları, düşünceleri, inançları, davranışları ve yaşantıları içeren gelişimsel bir süreç hali söz konusudur.

Belirli bir yaşam döneminde beklenen cinsel duygular, inançlar ve davranışlar o yaşa uygun cinsel gelişimi belirler.

Kişinin kendi cinsi ile ilgili üreme organlarının büyüyüp gelişmesini ve bunlardan doğan sorunlarla ilgili davranış değişikliklerini kapsar cinsel gelişim. Kişiliğin diğer yönlerini de cinsel gelişim etkiler. Kişinin cinsel kimliğine uygun davranması ve cinsel kimliğin oluşmasında cinsel gelişim de önemli bir etkendir.

Bir çocuğun kız ya da erkek olarak takınacağı tutum, cinsel gelişimle ilgili kavramların daha kolay anlaşılmasında, rol ve davranış biçimlerine ait yapılacak yönlendirmelerin önemli olduğu bir gerçektir.

Cinsel gelişim üzerine dört teori bulunmaktadır. Bunlar;

1 - Bilişsel – gelişimsel Teori;
Davranışları kişinin bilişsel dünyası ile dış dünyadaki gerçekliğin etkileşimi olarak açıklar.

2 - Sosyal Öğrenme Teorisi;
Bu teoride davranışlar uyaran tepki ilişkisi şeklinde açıklanmaktadır.

3- Psikoanalitik Teori;
Davranışları içgüdüler yönünden açıklar.

4 - Bilgi-İşleme Teorisi;
Bu teoride ise düşünmenin cinsel tipli davranışları düzenlediği ileri sürülmektedir.

Çocuk, bilişsel-gelişimsel teoriye göre (Kohlberg 1966, Piaget 1950) seksüel şemaların oluşmasıyla ilk önce erkek-kadın ayırımını öğrenir. Çocuk daha sonra tanımladığı cinsel rolün belli stereotipi hareketlerini ayırt eder. Bu ayırt etmeler belli bir modele bağlı kalınarak değil anne, baba, kardeş, medya vb. kaynaklardan elde edilen soyutlamalardan yola çıkılarak yapılmaktadır.

Bu durumda “Ben bir erkeğim ve erkek işi yapmak istiyorum” fikri çocuğun cinsiyetine uygun şekilde davranması ahlaki bir zorunluluk olarak kabul edilmektedir.

Çocuk, sosyal öğrenme teorisinde (Bandura ve Walters 1963) yeni davranışları, cinsel rollere ait bilgileri, kişileri gözlemleyerek ve onları taklit ederek öğrenir.

Anne ve babalar hem iletişim yoğunluğu açısından hem de çocuğun algılamasına göre en güçlü, en sıcak olma özellikleri nedeniyle çoğu kez özdeşim modeli olarak rol alırlar.

Erkek çocuklar cinsel davranışlarını babalarının erkeksi davranışlarını, kız çocukları da annelerinin kadınsı davranışlarını taklit ederek, gözleyerek öğrenirler.

Freud, psikoanalitik kuramın temsilcisi olarak, psikoanalitik teoriye göre, çocuğun bazı gelişimsel aşamalardan geçerek kişiliğini şekillendirdiğini ve cinsel gelişimin de bu sürecin temelini oluşturduğunu savunmaktadır.

Freud, fallik dönemdeki anne-erkek çocuk ve baba-kız çocuk ilişkisinin oedipal ve elektra kompleksiyle çözümlenerek, kişilik gelişiminin şekillendiğini ve bu sürecin cinsel gelişime ait bir süreç olduğunu söyler.

Bilgi-işleme yaklaşımına göre ise cinsel tiplemenin ana belirleyicisi şemadır. Şemalar günlük tüm davranışlarımızı organize etmek için var olmak durumundadır.

Cinsel rollere dayanan şemalar çocukların bilgiyi sınıflamasına ve çocukların kız ve erkek olarak rollerinin ayırımına ait bilgiyi kazanmalarını sağlar.

Cinsel kimliğe ait net bir şekillenme olmadan çocuklar önce hem kız hem de erkek tiplerine ait şemalar oluştururlar. Daha sonra kendi cinsiyetlerine uygun örneklerle karşılaşınca bununla ilgilenir ve çeşitli sorularla bu ilgilerini pekiştirirler, böylece çocuklar kendi cinsiyetlerine uygun ek şemalar oluştururlar.

4.5 5 2
YORUM YAP ve PUANLA