Kategoriler

Çocuklarda Bağışıklık

Çocuklarda Bağışıklık

Bağışıklık, canlıların infeksiyon hastalıklarına karşı korunmalarını sağlama amacı ile karşılaştığı mikroorganizmaların vücudundaki yabancı proteinlere karşı antikor oluşturmasıdır.

Bağışıklık doğal veya kazanılmış bağışıklık şeklindedir. Bazı kişilerde bazı hastalıklara karşı doğal bir bağışıklık vardır. O hastalığa karşı aşısız olmalarına rağmen infeksiyon durumunda hasta olmazlar.

Aynı şekilde bazı ehil hayvanların bazı hastalıklarına karşı insanlarda doğal bağışıklık olabilir. Örneğin kuş tipi tüberküloz insanda hastalık yapmaz. Kazanılmış bağışıklık iki şekilde görülebilir;

Aktif Bağışıklık;
Bir infeksiyon hastalığını geçirmek veya hastalığa karşı aşılanmakla elde edilen bağışıklık örneğidir.

Pasif Bağışıklık;
Doğumdan önce plasenta yolu ile anneden çocuğuna antikor transferi ile kazanılır. Doğumdan sonra anne sütü ile veya o hastalığı geçiren kimselerin kanından elde edilen gama globulinler veya bir başka canlı vücuduna hastalık etkenlerinin kan yolu ile enjeksiyonu sonucu antikor oluşturulması ve bu antikorları içeren kan seru¬mun insanlara verilmesi ile kazanılabilir.

Çocuklarda bağışıklık, çocuğun antikor yapma yeteneğine ve karşılaştığı özel antijenlere bağlı olarak gelişir. Antikor yapımı genlerle idare edilen bir olaya olup, farklı genler farklı hastalıkların bağışıklık mekanizmaları ile ilgilidir.

Her çocuk karşılaştığı antijenlere göre antikor yapar. Bunun anlamı bir bireyin antikoru yüksek oranda kişiseldir. Her insan çevresindeki patojen etkenlere karşı yaptığı koruyucu antikorlarla birçok hastalığa karşı direnç kazanır.

Bazı hastalıklar tek bir patojen etkenle oluşurlar. Bir çocuk kızamık virüsü ile karşılaşınca kızamık hastalığı geçirir. Hastalığın belirtileriyle birlikte antikor yapımı da başlar. Tekrar aynı virüsle karşılaşılırsa anti-kızamık antikorları onları zararsız hale getirir ve hastalığın klinik belirtileri görülmez.

Bazı klinik sendromlar ise farklı patojenlerin etkisiyle oluşurlar. Örneğin, üst solunum yolu infeksiyonları yüzlerce farklı etkenden oluşabilir.

Bu nedenle bir çocuğun infeksiyonlara karşı kazanılmış bir direnci söz konusu ise; bu çocuğun klinik yönden birbirinden ayırt edilemeyen pek çok infeksiyonla karşılaşmış olduğunu gösterir. Böylece çevresindeki tehlikelere karşı bir direnç kazanmıştır.

Küçük süt çocukları üst solunum yolu infeksiyonlarına sık yakalanırlar. Yaşları büyüdükçe birçok patojen etkenlere karşı direnç kazanırlar ve daha seyrek hastalanırlar. Aynı zamanda bağışıklık yapma mekanizması da olgun hale gelir.

Yalnız üst solunum yolları infeksiyonları değil aynı zamanda gastrointestinal hastalıklar, pnömoni, üriner sistem infeksiyonları ve diğer infeksiyonlar çeşitli bakteri ve virüslerin etkisiyle meydana gelirler.

İnfeksiyonların çoğundan sonra vücutta uzun süreli bir bağışıklık sağlanır. Ekzotoksin çıkaran difteri gibi mikroorganizmalar; tifo, boğmaca gibi bakteriyel etkisi olanlar; suçiçeği, kabakulak, kızamık, poliyomiyelit gibi virüsler, riketzialar bu gruptadırlar. Bunlarda ikinci bir atak görülse bile oldukça seyrektir.

Bazı hastalıklar ise kısa süreli bir bağışıklık sağlar. Aynı pnömokokla tekrarlayan pnömoni atakları seyrek değildir. Bağışıklık durumunun bu kadar kısa süreli oluşu antikor oluşumunun yetersizliğini ya da oluşan antikorların yavaşça kaybolduğunu açıklar.

Belki de mikroorganizmanın çeşitli türlerine karşı bu antikorlar etkili olmamaktadır. Pnömokokların 75 türü, basiller dizanterinin 19 türü bilinmektedir. Bunların her biri de farklı antijen içermektedirler.

Kazanılmış Aktif Bağışıklık;

Kazanılmış aktif bağışıklık vücuda antijen enjekte edilerek antikor yapımını sağlamaktır. Aktif bağışıklık yavaş gelişir fakat uzun süre devam eder.

Aktif bağışıklığın antijen verilerek elde edilen şekli; hastalığı geçirerek, doğal olarak kazanılmış şekline kıyasla daha kısa süre devam eder. Bununla beraber aşılar belirli aralıklarla tekrarlanırsa birçok hastalığın ortaya çıkması önlenmiş olur.

Antijenler aktif bağışıklık için mikroorganizmaların içindeki metabolik olaylara göre çeşitli şekillerde kullanılırlar.

Suda Eriyebilen Toksinler;

Difteri ve tetanoz gibi bazı bakteriler ekzotoksin çıkarırlar. Bu toksinler antijen gibi kullanılırlar ve antikor yapımını uyarırlar.

Ölü Mikroorganizmalar;


Bazı patojen bakteriler kendi vücutlarındaki protein ile antikor yapımını uyarırlar. Mikroorganizmanın tamamı antijendir. Bu nedenle bu mikroorganizmalar bazı kimyasal veya fiziksel yollarla öldürülür ve ölü mikroorganizma antijen gibi kullanılır.

Tifo, boğmaca, kolera aşıları bu şekilde hazırlanır. Kabakulak, kuduz, enflüenza ve bazı adenovirüs aşıları virüslerin öldürülmesi yoluyla hazırlanır.

Canlı Aşılar;


Hastalık yapamayacak kadar zayıflatılmış fakat canlılıklarını henüz koruyan mikroorganizmaları içerir. Bu mikroorganizmalar aşılanan canlının vücudunda çoğalırlar, çoğalırken çıkardıkları metabolizma ürünleri antikor yapımını uyarır.

Bu aşılar, aşılanan kişide o hastalığın çok hafif belirtilerini oluştururlar. Poliyomiyelit (Sabin) aşısı, çiçek aşısı, tüberküloza karşı BCG aşısı, canlı kızamık aşısı bu tür aşılar grubundadır. Canlı aşıların dış etkenlere karşı direnci azdır, ısı ve ışıkla bozulabilirler.

Aşı Programları;

Bulaşıcı hastalıkların çoğuna karşı uygulanacak aşıların elde edilmesine rağmen bunların hepsinin her yerde uygulanması gerekli değildir.

Bir ülkede uygulanması zorunlu olan aşıların seçiminde o ülkede görülebilen bulaşıcı hastalıklar ve bunların görülme sıklığı, aşının etkinliği, aşılamayı yapacak örgütün olanakları ön plana alınmalıdır.

Buna göre ülkemizde öncelikle uygulamamız gerekli olan aşıları şöyle sıralayabiliriz: BCG, DBT, Sabin, Kızamık aşıları.

Aşılama Tekniği

-) Yeterli bir bağışıklığın oluşması için yeterli dozda antijen verilmelidir.
-) Aşılar düzenli aralıklarla yapıldığı sürece sağlam ve sürekli bir bağışıklık sağlanır.
-) Bazı aşılar karma olarak yapıldıkları zaman antikor düzeyi daha yüksek olur.
-) Karma aşıların reaksiyonu tek aşılardan daha şiddetli olmaz. Aşı yapılırken kullanılan araçlar steril olmalıdır. Deri temizliği mersolle, alkolle yapılabilir. Aşı şişesi aynı şekilde temizlenmelidir.

-) Sağlık kontrolü yapılmadan aşı yapılmamalıdır. Ateşli hastalar aşılanmamalıdır. Evvelce zararlı olduğu kanısı ile gebelere canlı aşılar uygulanmazdı.

Canlı kızamıkçık aşı virüsünün, embriyonu enfekte etmediği yapılan bazı çalışmalarda gösterildiğinden bağışıklığı olmayan anne adaylarına canlı kızamıkçık aşısı gebeliğin erken döneminde yapılabilir.

-) Aşılamadan sonra alerjik reaksiyonlar görülürse anti alerjik tedavi uygulanır. Aşı reaksiyonu olarak görülen ateşe karşı aspirin verilir.

-) Aşılama tarihi aşı kartına işlenir.
-) Aşılama tam sağlıklı çocuklara uygulanır. Alerjik çocuklara 1 yaşından önce aşı yapmak doğru değildir. Serum, gama globulin yapılanlara en erken 6-8 haftadan önce aşı yapılmamalıdır, verilen antijenleri gama globulin tutar ve bağışıklık sağlanamaz. Daha sağlıklı olabileceği için 3 ay sonra yapılması önerilmektedir.

-) Doğuştan immün yetmezliği olanlarda veya malnütrisyon, Habis tümörlü hastalarda, immün yanıtı baskılayan ilaç tedavisinde olanlara, ışın tedavisi görenlere canlı (attenue) aşılar uygulanmalıdır.

4.5 5 2
YORUM YAP ve PUANLA