Kategoriler

Uyumsuz Çocuklar

Uyumsuz Çocuklar

Uyumsuz Çocuklar

Özgüveni tam, başkaları ile uyumlu ve iyi ilişkiler içinde olan çocuk okulda çok yararlı etkinliklerde bulunabilir. Sınıfın en çekingen çocuğu bile bu olgunlukta bir arkadaşla iyi bir uyum içine kolayca girebilir.
Ancak bazı çocuklar vardır ki bunların sosyal uyumlarının sağlanabilmesi için anne-baba, dadı, bakıcı ve öğretmenin yardımına mutlaka gereksinim vardır.

Aşırı oranda çekingen çocuklar, hırçın ve saldırgan çocuklar, acayip davranışlı çocuklar bunlar arasında yer alır.

Çocuğun bu olumsuz davranışlarının bir nedeni olması gerekir. Eğiticiye düşen ilk görev bu tür davranışlara neden olan etkenin bulunmasıdır. Çünkü çocuğun sürdürdüğü tutumun nedenini bilmek, onun başkaları ile iyi geçinmesini, uyumlu bir çocuk olmasını sağlamada en gerekli aşamadır.

Bu neden bulunur ve ortadan kaldırılırsa veya herhangi bir yöntemle telafisi yoluna gidilirse sorun büyük ölçüde çözümlenmiş olur.

Uyumsuz çocuk, sınıf arkadaşlarına saldırabilir, söz ve konuşmalarında çok sert ve kaba olabilir. Huysuz içekapanık bir tutum içinde bulunabilir. Bazı acayip ve abartılmış davranışlarla çevresindekilerin dikkatini üzerine toplamaya uğraşabilir.

Bütün bunların nedeni büyük bir olasılıkla başkalarının kendisini önemsemeyeceği, başkalarının onu fark etmeyeceği korkusudur. Davranış ve tutumları çevresindekiler tarafından beğeni ile değil de kızgınlık ve öfke ile karşılansa, kınansa bile, o tümüyle bir köşeye itilip fark edilmemektense bu sonucu kabullenmektedir.

Bazen saldırgan bir davranış, başkalarının kendisine saldıracağından, zarar vereceğinden korkma ve bunu önlemek amacıyla bir karşı koyma güdüsüyle yapılabilir.

Özgüveni zayıf ve bu nedenle aşırı oranda çekingen olan bir çocuk, ilgi çekecek, başkalarının beğeni, sevgi ve yakınlığını kazanacak girişimlere girmeye gerek dahi görmez. Çünkü girişimlerinin başarı ile sonuçlanacağına dair en küçük bir umudu dahi yoktur.

Özgüveni o denli zayıftır ki, başkalarının ona değer vermesini sağlayacak, onların ilgisini çekecek tüm niteliklerden yoksun sanır kendini.

Uyumsuz çocuk terimi altında geniş bir davranış farklılığı gösteren çocukların bu davranışına kaynak olan neden veya nedenler kesinlikle saptandıktan sonra yapılacak olan şey, onların anne-baba, dadı, bakıcı ve öğretmenleri tarafından gerçekten sevildiklerine, diğer çocuklarla önem ve değer açısından aşağı bulunmadıklarına inandırılmaları gerekir.

Bu çocuklar, kendilerinin birer değer olduklarını, birer önem taşıdıklarını başkalarına karşı kanıtlayacak ortam ve olanakların tanınmasına, yaratılmasına gereksinme duymaktadırlar.

Öğretmen, bu tür çocukların sahip oldukları herhangi bir" özel yetenek ve özelliği bulup çıkarabilecek, onlara bazı olanaklar sağlayıp bu yetenek ve özelliklerini başkalarına kanıtlayarak özgüvenlerini kazandırabilecek durumdadır.

Çocukların belli bir beceriye dayanan yapıtları ve başarıları bulunup çıkartılarak sınıf karşısında övüldüğünde, bu çocuklar arkadaşları gözünde oldukları kadar kendi gözlerinde de değer kazanırlar.

Resim yapmada gösterilen başarı, çizim ve renklerdeki özgünlük, yazı güzelliği, şiir okumadaki seçkinlik, kitap okumadaki üstünlük, beden hareketlerindeki beceri bu sonuç için birer araç olarak kullanılabilir.

Aşırı hareketli, hırçın ve saldırgan çocuğun bu yoğun enerjisi, çevresindekilerin tepkisini değil beğeni ve övgüsünü çekecek biçimde yönlendirilebilir. Sözgelimi beden hareketlerinde kendisine daha etkin görevler verilebilir. Düzenlenecek yarışmalardaki başarısı vurgulanarak onun etkinliğini bu yöne kaydırması sağlanabilir.

Bu arada yetişkinlerin, özellikle anne-babaların, kendi arkadaş ve dost ilişkilerinde çocuklara örnek olacak biçimde davranmaları büyük önem taşır ve çocukların kendi arkadaşlarına karşı olan tutumlarının biçimlenmesinde etkin olur.

Büyüklerin arkadaş ve ahbaplarından bahsederken aşağılayıcı ve küçük düşürücü sözler kullanmaları, çocukların da arkadaşlarına aynı söz ve tutumlarla davranmalarına neden olur. Çünkü çocuklar davranışlarında, büyükleri bilinçsiz bir taklit güdüsüyle örnek alırlar.

Sürekli olarak arkadaşlarından, öğretmeninden serzenişte bulunan çocuk belli bir ölçüde de olsa çevresindeki yetişkinlerin arkadaşlarından şikâyetinden esinlenmiştir.

Anne-babaya bu konuda düşen görevlerden biri de, çocuklarının arkadaşlarına evde iyi davranmak, onun arkadaşlarıyla olan ilgisini anlayışla karşılamak, bu ilgiyi onunla bir ölçüde paylaşmaktır.

Bundan başka çocuğun yalnızca dersleriyle ilgilenmesi için zorlamak yanlış bir tutumdur. Aksine derslerin dışında kalan zaman içinde çocuğun severek ilgileneceği şeylerle meşgul olmasını sağlamak, onu dansa, müziğe, spora karşı isteklendirmek, başarılı olabileceği yan uğraşlarla kendine olan güveninin pekişmesini sağlamak anne-babaya düşen görevler arasındadır.

Anne ve babalar çocuklarının arkadaşlarını kendilerinin seçmesini istediklerini söylerler. Çocukların özgürlüğüne inanır, onların baskı altında tutulmalarına karşı çıkarlar. Bununla birlikte çocukların eve arkadaş olarak seçip, getirdikleri kişileri ince bir elekten geçirir ve çoğunlukla kendi ölçülerine göre uygunsuz bulurlar.

Kabadayı veya kendini beğenmiş çocukları sevmeyebilir, gözü yaşlı ana kuzularını dayanılmaz bulabiliriz. Ancak çocuğumuzun seçimine karışmadan, niçin bu yapıda bir arkadaş seçmiş bulunduğunun nedenleri üzerinde düşünmeliyiz.

Çocuğun arkadaş seçimini eleştirirken ve bu seçimi değerlendirirken kullanacağımız ölçü ne olmalıdır?

Bu konuda ana ölçü, arkadaşların birbirleri üzerinde yararlı ve düzeltici etkileri bulunmasıdır. Çocuğun, kendisine yararı dokunacak, kendi yapısından değişik yapıdaki çocuklarla ilişki kurmaya karşı bir gereksinmesi vardır.

Bunun sonucunda şöyle bir eleştirme yapılabilir, içekapanık, çekingen çocuklar, kendine güvenen, dışadönük çocuklarla; kendi kendine yetmeyen, her gereksinimini yardımla gideren çocuğun, kendini idare edebilen, korkak ve pısırık bir çocuğun, atılgan ve cesur çocukların arkadaşlığına ihtiyacı vardır.

Buna paralel olarak kendini gerçek dışı düşlerle avunduran bir çocuk gerçekçi çocukların arkadaşlığından yarar görür. Saldırgan bir çocuğun bu atak eğilimlerini güçlü fakat kavgacı olmayan arkadaşlar düzeltebilir.

Burada anne-babanın ve eğiticinin görevi, çocuğu kendinden farklı yapıdaki çocuklarla arkadaşlıkta bulunmaya yönelterek düzeltici ve kazandırıcı arkadaşlıklara ortam sağlayabilmektir.

Bununla birlikte bazı arkadaşlıkların da yarar yerine zarar getirebileceği düşünülebilir. Bu gibi arkadaş ilişkileri çocukta bir eksiklik duygusu yaratmadan yararlılarıyla değiştirilmelidir.

Sözgelimi, çocuk yaradılışlı küçüklerin birbirleriyle olan arkadaşlıkları, yalnızca onların bu eksik yönlerinin pekişmesine neden olabilir. Kavgacı çocukların arkadaşlıkları da yalnızca bu çocukların kavgacılıklarının giderek daha büyük boyutlara ulaşmasına neden olur.

Çok çekingen çocuklar bir araya getirildiklerinde bunların sosyal etkinliklerden uzak kaldıkları görülür. Suça eğilimli olan çocukların birbirleriyle olan arkadaşlıklarının ise, onların kurulu düzene ve toplumdaki otoriteye karşı başkaldırışın güçlenmesine neden olacağı kolayca anlaşılır.

Ahlak kavramlarına karşı çıkışı bir üstünlük olarak gören çocukların birbirleriyle olan arkadaşlıkları özellikle önlenmelidir. Bu çocukların başkalarından fazla olan bu konulardaki deneyimleri çevre içinde özendirici etkiler oluşturabilmektedir.

Görülüyor ki çocuğun arkadaş seçiminin dengelenmesi çok duyarlı bir denetimi gerektirdiği gibi, bu denetimin oluşturacağı etkilerin olumlu olması konusu büyük bir sorumluluk yüklemektedir.

4.5 5 2
YORUM YAP ve PUANLA